Ayhan ÜSTÜN

PAYLAŞ
Facebook
Twitter
LinkedIn

Matrix

Matrix. 1999 yılında çekilmiş Amerikan yapımı, sinema tarihinin en önemli filmlerinden birisidir. İzlemeyeniniz yoktur sanırım bu efsanevi filmi. Keanu Reeves, Laurence Fishburne ve Carrie-Anne Moss’un başrollerini oynadığı filmde bir yaşanan gerçek vardı bir de yaşananın ötesinde olan bir gerçeklik. Biri rüya diğeri ise Matrix.

Aslına bakarsanız günümüzde de bizler Matrix’i yaşıyoruz. 2000’li yılların sonlarına doğru dünyada internetin yaygınlaşması ile birlikte hayatımıza sosyal medya olarak tabir edilen sanal iletişim ağ’ları dahil oldu. Facebook, Twetter, İnstagram, WhatsApp, Snapchat derken ardı arkası kesilmiyor bu sosyal ağ’ların. Bu saydığım sosyal medya hesaplarından en az birini aktif olarak hepimiz kullanıyoruz. Sadece Facebook’un 2017’nin dördüncü çeyreğinde ortalama günlük aktif kullanıcı sayısı 1,4 milyar kişi. İş dünyası olarak bizlerin yoğun bir şekilde kullandığı LinkedIn’in üye sayısı ise 500 milyon kişi. Gerçek hayatta kurmadığımız yada kuramadığımız ikili ilişkileri sosyal ağ’lar üzerinden kurarak sosyalleşmeye ve bu sosyalleşmenin işlerimize artı değerler katmasına çalışıyoruz her birimiz.

Sanal medya, sanal ticaret, sanal oyun derken birde sanal para kavramı girdi hayatımıza. Bitcoin diye duyduğumuz ve bildiğimiz sanal paraların 300’den fazla çeşidi olduğunu biliyor muydunuz? Blockchain denilen teknolojinin bir parçası olan bu kripto paralar hiçbir ülkeye ve merkez bankasına sahip değiller lakin bu paraları kabul eden şirketlerde istediğiniz her türlü ürünü alıp satabiliyorsunuz bu paralarla. Gerçekte var olmayan bir para ile gerçekte var olan ürünleri alıp satabilmek bir Matrix değil midir sizce de?

Ve gelelim son günlerin en güncel konusuna. Sanal çiftlik oyunları ile binlerce kişinin mağdur edildiğini sanırım duymayanınız kalmadı. Bu sanal oyunlara para yatıran yatırımcılar sanal koyun, inek ve tavukları besleyip onların gerçek olmayan ürünlerinden nemalanıyorlar. Daha doğrusu kazandıklarını zannederlerken kandırılıyorlar.

Ne demiştik yazımızın başında. Biri gerçek, diğeri rüya. Yaşadığımız bu sanal hayat gerçek midir rüya mıdır bilmiyorum lakin bizim bu sanal hayata adaptasyon hususunda büyük sıkıntılar yaşadığımız ortada. Ama şirketlerimizin geleceği için bu sanal dünyanın gerçeklerini bir an evvel öğrenmeli ve gerekli tedbirleri almalıyız. Birçok firmamızın doğru düzgün internet sitesi bile yokken kripto paralara, sanal alış- veriş ortamına ne denli hazır oldukları konusunda kuşkularım var benim. Görünen o ki gelecek yıllar bizi bu sanal dünyanın içine daha da çok çekecek. Matrix bizi yutmadan bizim Matrix’e hazır olmamız lazım. Yoksa Alimallah sanal dünyanın kara deliklerinde kaybolur gideriz…

PAYLAŞ
Facebook
Twitter
LinkedIn
Yazarın Diğer Yazıları