Geçen ayki köşe yazımın son cümleleri tam olarak şu şekildeydi: “Fırtına sert esiyor. Kökleri güçlü olan çınarlar yıllardır olduğu gibi yine ayakta kalmaya devam edeceklerdir. Kökleri zayıf olanlarında bir an evvel fırtınaya karşı tedbir almaları lazım”.
Evet tam da dediğim gibi ekonomide yaşanan fırtınanın şiddeti her geçen gün daha da büyüyerek artıyor. Yüksek döviz kurları ve paralelinde artan kredi faizleri özellikle öz kaynakları zayıf olan ve döviz cinsinden borçları olan firmaları oldukça zor durumlara sokuyor. Türkiye’nin önemli markalarından olan ‘Hotiç’ geçtiğimiz günlerde konkordato ilan etti. Yine benzer şekilde Kayseri’de isimlerini burada ifşa etmek istemediğim, konkordato talebi ile mahkemeye başvuruda bulunan firmalar oldu.
Geçtiğimiz hafta görüştüğüm bir banka müdürü arkadaşım özellikle Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren birçok firmanın mevcut banka kredilerini ödemekte zorlandıklarını ve firmaların bankalardan yeniden yapılandırma taleplerinin arttığını söyledi. Kayseri’de gerek çarşı içerisinde gerekse organize sanayi bölgelerinde dükkanların ve fabrikaların kira anlaşmaları Euro üzerinden. Artan döviz kurları neticesinde kiralar 2 katı yükseldi. Zaten rekabetten dolayı hemen hemen tüm sektörlerde karlılıklar %50’nin altında kalıyor. Ticari faaliyetlerinden zar zor %50 kazanan tüccarlar ve esnaflar %100 farkla kira ödemek zorunda kalıyorlar. Yani zarar ediyorlar. Dediğim gibi öz kaynakları da yeterli değilse ne yazık ki kaçınılmaz son gelip kapıyı çalıyor: iflas…
Peki fırtına bu kadar sert eserken firmalarımızın ve yöneticilerimizin neler yapması ya da yapmaması gerekiyor. Aslında olay çok basit. Batan bir gemide önce ağırlık teşkil edilen yükler atılır. Yani mali tedbirleri devreye sokmak gerekiyor. Tasarruf en önemli mali tedbirdir. İkinci önemli mali tedbir ise vadeli satışları olabildiğince azaltmak ve nakit satışlara yönelmek. Bir başka önemli mali tedbirde maliyet muhasebesini devreye sokmak. Sattığınız ürün veya hizmetlerin maliyetlerini yeniden gözden geçirerek zararına satışlardan ya da düşük karlı satışlardan olabildiğince uzak durmak gerekir.
Hükümetin döviz kurlarını düşürmeye yönelik tüm çabaları ne yazık ki şu ana kadar olumlu sonuç vermedi. Yüksek döviz kurları yıl sonuna kadar devam edecek gibi görünüyor. Zaten Merkez Bankası da yılsonu dolar kuru tahminini 5,96 olarak açıkladı. Eylül ayı ile birlikte yaz aylarına veda ettik ve artık yavaş yavaş kışa doğru gidiyoruz. Kış demek fırtınanın tam göbeği demek. Ünlü masalda ki gibi kışa hazırlık yapacak olan karıncalar kış geldiğinde rahat edecekler. Hazırlığı olmayan veya bana bir şey olmaz diyen Ağustos Böceklerinin şimdiden Allah yardımcısı olsun…