Ali DURAN

PAYLAŞ
Facebook
Twitter
LinkedIn

Ekonomik Savaş

Evet ülke olarak şu sıralar önemli bir ekonomik savaşın içerisindeyiz. Hiç arzu etmesek te maalesef gelinen nokta bu. 2018 yılı başından bugüne kadar Türk Lirası’ndaki değer kaybının son yıllarda kısa sürede yaşanan en büyük değer kaybı olduğunu izliyoruz. Kurdaki sert dalgalanmaya baktığımızda son dönemde Türk Lirası’nın özellikle Dolar ve Euro karşısındaki değer kaybında yaşanan hızlanmanın birçok nedeni olduğunu görüyoruz. Bunlardan bazısı esas ekonomik savaşı fitilleyen bizim dışımızdaki nedenlerden kaynaklı. Dolar endeksinin yükseldiği gibi ayrıca Euro/Dolar paritesinin de dolar lehine değiştiğini görüyoruz. Bunun anlamı şu ki, Dolar diğer paralara karşı değer kazanıyor ve bu değişim diğer paralar üzerinde etkili olduğu gibi Türk Lirası için de değer kaybı oluşturuyor. İlaveten Türkiye’nin 2018 yılı içerisinde gerçekleştirmesi gereken dış borç geri ödeme rakamları 100 milyar Dolar seviyelerini gösteriyor. Bu dönemde yapılan döviz talebi de elbette ki kurların yükselmesini tetikliyor. Bununla birlikte kurların yükseldiğini gören reel sektör temsilcileri, kurlar daha fazla hareketlenmeden döviz alıp tedariklerini yapmak istiyorlar. Bu senaryoyla ortaya çıkan ek döviz talebi kurların daha da yükselmesine yol açıyor. Beraberinde, hane halkları da kurlardaki yükselmeyi görerek yatırım ve kar endişesiyle dövize bir talep oluşturuyor ve kurların daha da yükselmesine neden oluyor. Önceki dönemlerde, hane halkları kurlar yükseldiğinde bu seferkinin aksine Merkez Bankası tarafından müdahale yoluyla faiz artışı sağlanacağını ve dolayısıyla kurların daha fazla yükselmeyeceğini düşünür ve o aşamada ellerinde bulunan döviz tasarrufunu satarak kur düşüşüne yol açardı.

Bu noktaya nasıl gelindiği ile ilgili olarak farklı platformlarda çok şeyler söylendi, halen söylenmekte ve söylenecektir de. Asıl önemli husus ise bundan sonra ne yapılacağıdır aslında. Ekonomik savaş olarak gündemimize oturan bu olumsuz durum karşısında hükümet, piyasalarda istikrarın sağlanması yanında ekonomik faaliyetlerin sağlıklı olarak sürdürülmesinin desteklenmesini sağlamak maksatlı, reel sektör ve bankalar işbirliğinde birtakım önlemler alma yoluna gitti. Bu kapsamda, KOBİ’lerin finansmanı amacıyla TOBB ve çatısı altındaki odaların iş birliği, özel ve kamu bankalarının gönüllü katılımıyla tabana yaygın yeni bir kredi paketi üzerinde çalışılmakla birlikte, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, sanayiciler ve girişimciler için yeni bir destek ve önlem paketi hazırladı.

Paket içerisindeki en önemli kalemlerden birisi, KOSGEB’in geri ödemeli desteklerinin tahsil edilmesinin ertelenmesi. Destek paketi ile KOSGEB’in, geri ödemeli destekler kapsamında KOBİ’lerden 2018 yılında tahsil etmesi gereken alacakları 2019 yılına erteleniyor. Ayrıca KOSGEB, KOBİ’lerin ihracat kapasitelerinin geliştirilmesi ve uluslararası pazarlara açılmalarının kolaylaştırılması amacıyla işletme başına 300 bin Türk Lirası’na kadar destek verecek ve Ar-Ge desteklerine kur farkı ayarı yapılacak. Kalkınma ajanslarıyla 1500 projeye 500 milyon lira, teknoloji geliştirme bölgelerine de 100 milyon Türk Lirası destek sağlanması planlanıyor. Sanayimizin ara malı ithalatını oluşturan minimum 30 milyar Dolar ithalata karşılık gelen öncelikli ürün gruplarının yerlileştirilmesi çalışmaları başlatılıyor. Orta ve yüksek teknoloji ürün grupları için kamu ihalelerinde yerli ürünlere %15 zorunlu fiyat avantajı tebliğinin etkin şekilde uygulanması için takip mekanizması oluşturuluyor. Organize Sanayi Bölgelerinde yatırım yapacaklar için bedelsiz arsa tahsisi uygulamasının kapsamı genişletilerek Yatırım Teşvik Belgesi almış firmaların yatırım yeri bulma süreçlerinin hızlandırılması için çalışmalar başlatılıyor. Yatırımcının üzerindeki bürokratik yükü hafifletmek amacıyla Yatırım Teşvik Belgesi başvuru ücreti kaldırılıyor. TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programında yer alan 500 bin Türk Lirası proje bütçesi üst sınırı 600 bin Türk Lirası’na çıkarılıyor. TÜBİTAK Tekno Girişim Sermaye Desteği programında proje destek üst sınırları 200 bin Türk Lirası’na çıkarılıyor. Ar-Ge sonucunda çıkan ürünlerin üretim ve ihracatının desteklenmesi amacıyla 50 milyon Türk Lirası üretim yatırım desteği planlanıyor. Sanayicimizin rekabet gücünü artırmak amacıyla Türk Standartları Enstitüsü hizmet ücretlerinde %25 indirime gidiliyor. Girişimci ve yatırımcıların fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasına katkı sağlamak amacıyla Türk Patent ve Marka Kurumu’nun patent, marka, tasarım başvuru ve tescil ücretleri %25 indiriliyor. Patent, marka ve tasarımla ilgili gecikme cezalarındaki kurum payları yeniden yapılandırılıyor.

Açıklanan bu destek paketinden maksimum seviyede işletmenin yararlanabilmesi esastır ki bu destekler o zaman gerçek anlamda ekonomiye yansısın ve katma değer olarak tüm ülkemize dönüş yapsın. Ve bizler de esnafıyla, sanayicisiyle, girişimcisiyle, hane halkıyla hep birlikte nasiplenelim. Bir sonraki buluşmamızda suların durulmuş olması ümidiyle.

PAYLAŞ
Facebook
Twitter
LinkedIn
Yazarın Diğer Yazıları